İslam'a ve onun peygamberine ve aynı zamanda takipçilerine karşı yaygın saldırıların olduğu bu zamanlarda, Muhammed'e, selam ve bereket onun üzerine olsun, ses vermek aciliyet kazanmıştır. Çünkü İsa'nın bazı aforizmaları Batı'da iyi biliniyorsa, hatta bazen "Hiç kimse kendi ülkesinde peygamber değildir" ifadesi gibi atasözlerine dönüşmüşse, ülkemizde kim İslam peygamberinin tek bir sözünü aktarabilir? Yine de Müslüman gelenekçiler bu sözleri "hadis" adı verilen ve on binlercesini içeren yüzlerce derlemede bir araya getirmişlerdir.
Hadis, Peygamber'in ashabından biri tarafından aktarılan bir söze - ya da daha nadiren Peygamber'in bir eylemine veya zımni onayına - atıfta bulunur. Hadis koleksiyonlarının içeriği bu nedenle İsa'nın sözlerini ve eylemlerini kaydeden dört İncil'inkine benzer, ancak İncillerin planı İsa'nın hayatının seyrini takip ederken, hadis koleksiyonları genellikle konuya göre sınıflandırılır.
Bununla birlikte, hadis koleksiyonları ile İnciller arasında önemli bir fark vardır: "aktarım zinciri". Dört müjdecinin, Matta, Markos, Luka ve Yuhanna'nın hayatlarını bilmesek de, metinlerini bize aktaranlar bir yana, her hadis bize onu Peygamber'in ağzından duyan sahabeden koleksiyonuna kaydedene kadar onu aktaran kişilerin bir listesiyle birlikte gelir.
İslam'ın özelliklerinden biri de aslında "hadis ilimleri" olarak bilinen ve belirli bir hadisin aktarımına katkıda bulunan çeşitli kişilerin güvenilirliğini ve titizliğini analiz ederek o hadisin gerçekliğini inceleyen ilimdir. Eğer zincirde bir kişi eksikse veya ravilerden biri güvenilirlik veya titizlikten yoksunsa, hadis reddedilir.